16 Haziran 2008 Pazartesi

Ayaktakımı Arasında...

Suha Çalkıvik
NTV-MSNBC
Güncelleme: 10:57 19 Temmuz 2005 Salı









İSTANBUL - Oyunda, Engin Cezzar, Payidar Tüfekçioğlu, Macit Sonkan, Ali Sürmeli, Müge Arıcılar, Güneş Hayat, Özgür Erkekli, Alptekin Serdengeçti, Murat Karasu, Gülen Çehreli, Merih Atalay, Ayşe Tunaboylu, Ergun Akvuran, Saydam Yeniay, Ömer Hüsnü Turat, Kemal Topal, Özgür Yalım ve Edward Aris rol alıyorlar.





Usta tiyatro adamı Engin Cezzar, Devlet Tiyatrosu sanatçısı Payidar Tüfekçioğlu ve 13 Temmuz 2004’te öldürülen Devlet Tiyatrosu sanatçısı İsmail Hakkı Sunat ile birlikte ‘Ayaktakımı Arasında’ oyununun başarısı üzerine konuştuk. Evet, yanlış okumadınız ... İsmail Hakkı Sunat da aramızdaydı. Eşi, tiyatro sanatçısı Deniz Uğur Sunat, söyleşimiz sırasında hem kendi izlenimlerini hem de İsmail Hakkı’nın ona fısıldadıklarını bize aktardı.





Deniz Uğur Sunat- Ayrıcalıklı oyuncular vardır, ayrıcalıklı aktörler vardır. Işığı olan oyuncular... Sahnede 40 kişi olsa bile, herkes onları izler. Onlardan yola çıkarak oyunu izler. İşte böyle ayrıcalıklı üç tane aktörün aynı oyunda buluşması, büyük bir şans bizler için, yani izleyiciler için. Bir de, bir oyuna çalışırken, onu ne kadar sahiplendiğinle ilgili. Oyunculuğa nasıl baktığın, işine nasıl sahip çıktığın, ne kadar disiplinli olduğunla da ilgili bir şey. İsmail Hakkı, bir proje sahneleneceği zaman, prova sürecine kadar, sanki oyunun yönetmeni olacakmış gibi araştırma yapardı, kendine dosyalar hazırlardı, farklı görüşler alırdı. Sonuçta bir senteze ulaşıp, kendi aktörlük yorumunu ortaya koyardı. Çok birikimli ve işini inanılmaz derecede seven bir insandı. Maksim Gorki’nin ‘Ayaktakımı Arasında’ oyununu da özellikle çok sevmişti. Çünkü edebi olarak çok değerli bir eser olduğuna inanırdı. Çehov ile Gorki’nin mektuplaşmalarından bahsetmişti bana provalar sürecinde. Çehov, kritik etmiş eseri ve uzun bir metin olduğunu söylemiş, “sahnelenmesi zor olacaktır, ama edebi olarak son derece lezzetli ve değerli bir metin bu” demiş. Ama buna rağmen, Maksim Gorki sahnelenmesini istemiş. Gerçekten de sahneye konması kolay bir eser değil. Kırpılmadan, kesilmeden, değiştirilmeden ya da çok farklı yorumlar katılmadan, olduğu gibi sahnelenmesi kolay bir oyun değil ve müthiş bir başarı kazandı, bu ayrıcalıklı insanlar sayesinde.
Payidar Tüfekçioğlu- Ayrıca, İsmail’in bize Akira Kurosawa’nın ‘Ayaktakımı Arasında’ filmini izlettirmesinin de çok büyük katkısı oldu. O yorumu izlemek önemliydi bizim için.Deniz Uğur Sunat- ’Ayaktakımı Arasında’ çok özel bir dönemi anlatıyor. Rolünü çok sevmişti İsmail Hakkı. Oynadığı kişi Vasili Pepel, bir hırsız. Fakat, birçok şeyi sorgulatıyor insana oyunun içinde. Neden hırsız olmuş bu adam? Aynı şey, bütün karakterler için de geçerli. Dibe çökmüş insanların öyküleri. Ne, onları o hale getirmiş? İsmail Hakkı, bu oyunun ruhunu çok iyi kavramıştı. Bu oyun, onun ruhunu çok besleyen bir oyundu. En son oynadığı oyunun ve ödül aldığı oyunun, bu oyun olması, benim için çok anlamlı. Prömiyer gecesi oyundan sonra, kulise girdiğinde haykırdığı bir sözünü biliyorum: “Vasili Pepel, benim!”
Engin Cezzar- Haklıymış. Haklıymış ki, çok başarılı oldu. Bu oyunda bana rol teklif edildikten sonra, diğer oyuncuların kimler olduğunu öğrenmek istemiştim. Pepel rolü boştu. Zorlanıyordu yönetmen. Ben de “niye zorlanıyorsun? Pepel burada, içimizde, yanımızda.” demiştim. İsmail’le 10 yıl önce, ‘Kadı’ adlı oyunu yönettiğimde tanışmıştım. Çok sevmiştim, yeteneğine hayran olmuştum daha o zaman. İşte böyle bir soru sorulduğu zaman, ben “kesinlikle Pepel’i oynayacak bir tek insan var Devlet Tiyatrosu kadrosunda, o da İsmail” demiş, çok ısrarcı olmuştum. Deniz Uğur Sunat- Seyirci olarak bizim için de inanılmaz lezzetliydi, sizin o paslaşmalarınız, o sahneleriniz.

..........

Yazının Devamı.. http://www.ntvmsnbc.com/news/333497.asp adresinde..

İsmail Hakkı Sunat




İsmail Hakkı Sunat (1966-Adıyaman) Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu. Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı olan İsmail Hakkı Sunat, bir çok tiyatro oyununda rol almıştır. Ankara'dan, İstanbul Devlet Tiyatrosu'na geçiş yapan sanatçı, reklam filmleri, tv dizileri ve bir sinema filminde de rol aldı. Sanatçı Deniz Uğur'la evli ve bir çocuk sahibi olan Sunat, 17 Ağustos 1999 depreminde görev yapan arama kurtarma ekibinde de çalışmıştı. Çanakkale'de yüksek sesle müzik dinleyen komşusunu uyarması sonucu çıkan tartışmada silahla vurularak hayatını kaybeden sanatçı, "geleceğin tiyatro umutlarından biri" olarak betimlenmekteydi.


Ödülleri
2003 Afife Jale Ödülleri, Ayaktakını Arasında oyunu, yılın en başarılı yardımcı erkek oyuncusu ödülü.


Oynadığı bazı oyunlar

Kral Lear
Ayaktakımı Arasında
Karanlıkta Komedi

Oynadığı TV Yapımları

Zümrüt - 2004
Benimle Evlenir misin? - 2001
Mert Ali - 2000
Ateş Dansı - 1998
Kördüğüm - 1997
Gamsızlar - 1993

Yağmur Zamanı (2004)

Yönetmen : Sadullah Celen
Senaryo Yazarı : Tuna Kiremitçi
Tür : -

Fırat İstanbul'un en ünlü gece kulüplerinden Eda'nın ortaklarındandır. Para sıkıntısı yoktur, çok güzel bir evde yaşamakta, çok güzel bir otomobil kullanmakta ve dört çocuğuna hem annelik hem de babalık yapmaya çalışmaktadır. Öfkeli ama bir o kadar da yakışıklı ve karizmatiktir. Onun en büyük sorunu 5 yaşındaki sorunlu kızı Naz'dır. Eylül de bebekken geldiği bir yetiştirme yurdunda büyümüş, çok çalışmış, annesini ve babasını hiç tanımamanın üzüntüsünü başarılarıyla örtmüş, çok güzel ve çok başarılı bir genç kız olarak makus talihini yenmiştir. Fırat'ın tersine çok sakindir, hayata gülümseyerek bakmayı ilke edinmiştir... Fırat, küçük kızına bakıcılık yapacak birisini aramaktadır. Bu arayış, Yetiştirme Yurdu'ndaki dünyasında arkadaşlarıyla birlikte yaşayan Eylül'ün karşısına bir sürpriz olarak geliverir. Yeni bir iş! Ama bakalım bu yeni iş Eylül'ün hayatına neler getirecek? O güne kadar en az on bakıcıyı kaçırtan küçük Naz'a, otoritenin simgesi halinde yaşayan Fırat'a... Hiç alışık olmadığı zengin yaşama dayanabilecek mi Eylül? Üstelik Fırat'ın yakınındaki tek insan olan Aslı'ysa artık ondan bir şeyler beklemektedir. Arkadaşlıklarının yeni bir yola girmesi için her şey hazırdır. Aslı güzel, kültürlü, güçlü bir kadın. Fırat'ın evine ve çocuklarına yakışacak birisi. Belki de bu yüzden, Fırat'a yaklaşma ihtimali olan bütün kadınlardan kuşkulanıyor... Kim bilir? Belki Eylül'den bile...

Sahte Prenses (2006)



Yönetmen : Filiz Kaynak

Senaryo Yazarı : Nuran Devres

Tür : Duygusal


Ceylan eşinden ayrılmış genç ve güzel bir kadındır ve sekiz yaşındaki oğlu Ali'yle yaşamaktadır. Eşinden ve ailesinden destek görmediği için geçim sıkıntısı çekmektedir. Büyük bir otelde kat görevlisi olarak çalışmaktadır.Holding sahibi iyi bir ailenin oğlu olan ve holdingin yöneticiliğini yapan Kerem kız arkadaşıyla yaşadığı evden ayrılıp Ceylan'ın çalıştığı otele yerleşir. Ceylan'ın oğluyla küçük bir kaza sonucu tanışan Kerem yine komik bir tesadüf sonucu Ceylan'ı otelde kalan zengin bir kadın olan Neslihan'la karıştırır.

Bir Erkeğin Anatomisi (1996)




Yönetmen : Yavuz Özkan

Senaryo Yazarı : Yavuz Özkan

Tür : Dram

Yıllanmış karısıyla sorunları olan, hayatını tekerlekli sandalyede sürdüren kız kardeşi Saime (Deniz Uğur) ile yaşanan ve davaları nedeniyle tehdit ve takip edilen avukat Taner'in (Uğur Polat) öyküsü. Bürosunda en yakın arkadaşının karısıyla sevişen Taner'in özel ve iş yaşamı, gergin bir ortamda sürer. Bir yandan karısıyla olan sorunlu ilişkilerini düzeltmeye çalışırken, diğer yandan karanlık işlere bulaşmış bir müvekkilinin teslim ettiği belgelerle başı derttedir. Basına açıklandığında, ortalığı birbirine karıştıracak bu gizli belgeleri ele geçirmek isteyen bir çete peşindedir. Bir semt radyosunda gece programcılığı yapan Selma'nın (Ayda Aksel) sadık bir dinleyicisi olan Saime, ağabeyine bir öneride bulunur. Taner, romantik ruhlu felçli kızkardeşinin ısrarı üzerine Selma'nın programına telefonla katılır ve kısa bir sürede Selma ile Taner arasında yayın yoluyla ilginç bir ilişki kurulur. Her gece radyo stüdyosu ile bağlantı kurup içini döktüğü konuşmalarını dinleyen yüzlerce insan, bu ilişkiye sahip çıkar. Peşindeki kiralık katillerden kaçıp metruk bir evde gizlenen Taner, Selma ile konuşurken, dürbünlü bir tüfekle öldürülür.

Keriman Halis Ece (Dünya Güzeli)



1932 yılında Belçika'da yapılan Dünya Güzellik Yarışmasına 28 milletin güzelleri katılmış bu yarışmada, 'Türkiye Güzeli' Keriman Halis 'Dünya Güzellik Kraliçesi' seçildi. Bu olay genç cumhuriyet için de çok anlamlıydı. Keriman Halis, 1932'de Türkiye'de dördüncüsü düzenlenen güzellik yarışmasını kazanarak Belçika'ya gitti. O güne kadar Türkiye güzelleri derece alamamışlardı. Ama o umutları boşa çıkarmadı.Sirkeci Garı'nda kraliçeler gibi karşılanan 'Dünya Güzellik Kraliçesi' Keriman Halis o günü şöyle anlatıyor: "En sonunda ben ve Almanya güzeli kaldık. Kırmızı bir tuvalet giymiş, yakasına da beyazkurdele takmıştım. Jüri başkanı elindeki zarfı açtı. Heyecandan bayılabilirdim. Ve bütün tiyatro salonu, 'Yaşasın Miss Turkey!' sesleriyle inledi."Atatürk, Keriman Halis Hanım'a çektiği kutlama telgrafında kendisine kraliçe anlamına gelen 'Ece' unvanını verir; 1934'te çıkan Soyadı Kanunu ile Keriman Halis 'Ece' soyadını alır.

Mete Uğur (Opera Sanatçısı)

Opera sanatçısı (bariton). İstanbul’da doğdu. Şan eğitimine lise öğrenimi sırasında başladı. Apollo Granforte, Renata Carosio, Aydın Gün ve Saadet İkesus Atlan ile çalıştı. 1960’da İstanbul Şehir Operası’nda “Mm.Butterfly” operasında Sharpless rolü ile ilk kez sahneye çıktı. Yirmiden fazla opera eserinin başrolünde oynadı. Yurt içinde ve dışında birçok temsilde rol aldı. 1965’te Ankara’ya giden Uğur, onbir yıl Ankara Devlet Operası’nda görev yaptı. 1970-1971 sezonunda İtalya’da “La Scala” Operasında çalıştı. La Scala adına bir de konser verdi. Sovyetler Birliği’ne dört kez giden sanatçı, Leningrad, Kiev, Bakü, Riga, Talin, Kuybişev, Kazan, Gomel ve Frunze Operalarında oynadı ve konserler verdi. Romanya’nın Bükreş Operasında, Polonya’nın Warşova, Vroslaw ve Bydgoss Operalarında, Yugoslavya’nın Belgrad ve Üsküp Operalarında rol alan Uğur, İtalya, Fransa, Tunus ve Kıbrıs’ta bir çok konser verdi. 1976’dan buyana İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde görev yapan bariton Mete Uğur’un başrol oynadığı opera eserlerinden bazıları şunlardır: Sevil Berberi, Macbeth, İl Trovatore, Maskeli balo, Aida, Atilla, Hofmann’ın Masalları, Carmen, La Bohem, Mm.Butterfly, Konsolos, Midasın Kulakları, La Traviata vb. Yurt dışında oynadığı operalardan bazıları: Rigoletto, II Trovatore, Sevil Berberi, La Triavata, Aida ve Carmen.

10 Haziran 2008 Salı

Deniz le Özel Röpörtaj




Tamer Karadağlı ile bir yılı aşkın süre büyük aşk yaşayan Deniz Uğur, ilişkisini bitirdiğini açıkladı.Neden rahat değilsiniz? Çok şey anlatmak istiyorsunuz ama susuyorsunuz. Susmayın...- Bakın, Tamer’le ilişkim konusunda bana yargısız infaz yapılmasına çok üzüldüm. Kimseye de kızamıyorum. Tecrübeler çok değerlidir. Hayata birkaç adım geriden başlayıp, kendimi daha doğru bir biçimde ifade etmem gerektiğini anladım. Şu anda da izlediğim yoldan çok memnunum.Yargısız infaz konusunu biraz açalım mı?- Benim, babasını kaybetmiş, çok büyük travma geçiren bir çocuğum olduğu hep gözardı edildi. Bu gerçekten çok canımı yaktı. Çocuğumla birlikte ne tür güçlüklerle mücadele ettiğim konusunda insanların bir fikri yoktu. Onlar bunu hiç merak etmediler. Buna gerçekten gücendim. Benim çok özel bir durumum vardı. Yaptığım çok zor bir işti, çok zor bir dönem atlattım. Üç yıl içerisinde çok fazla şey olup bitti. Artık olgunlaşma sürecindeyim. Çünkü yaşım 33.

Yani Tamer Bey’le yaşadığınız bir gençlik hatası mıydı?- Tabii ki değil. Onunla yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim, hiç vicdan azabı da duymadım. Çünkü vicdan azabı yaşamam gereken bir durum olduğunu düşünmedim ve öyle de hissetmedim. Eğer buna inansaydım, rahat uyuyamazdım.İki, üç ay önce ilişkiniz bitti değil mi?- Evet...Neden ayrıldınız?- Bunun nedenini, nasılını kimseye izah etmek durumunda değilim!Okumuşsunuzdur; bir süredir gazetelerde Tamer Bey’in Seda Sayan’la bir yakınlaşma içinde olduğu iddia ediliyor.- Hakkında hayırlısı neyse o olsun. Ben onun bir şekilde mutlu olmasını çok isterim. Biz kıskançlık ya da çapkınlık mevzuları yüzünden ayrılmadık.Gündemde olan bir başka konu da Tamer Bey’in Arzu Balkan’a döneceği... Arzu Hanım, 'Tamer evine dönebilir' dedi.- Ben Tamer’i çok severim. Hakkında hayırlısı neyse, onun olmasını dilerim. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Allah onu dünya tatlısı çocuğuna bağışlasın. Onu rencide edecek hiçbir şey söylemem. Kimsenin de söylemesine izin vermem.Bir röportajınızda 'Sevenleri ancak ölüm ayırır' demiştiniz...
Ne oldu da uğruna çok şey yaşanan bir aşk, bu kadar kısa sürede bitti?- Kendim için birtakım şeyler belirlediysem, bunların dışına çıkmak istemiyorum artık. Çok büyük bir aşk yaşamış olabilirim. Bitmesi gerektiğine karar verdim ve bitti.Siz mi ayrılmak istediniz?- Evet. Benim aldığım bir karardı. Benim kendimi doğru bir biçimde ifade etmem gerekiyordu. Şu anda da kendime o konuda doğru bir yol çizdiğimi düşünüyorum. Açık söyleyeyim, tecrübeler çok önemlidir. Bir hata tekrar yapılmaz. Bir daha üzülmek istemiyorum. Bu kadar.Tamer Bey size ve ilişkisine boşandıktan sonra hiç sahip çıkmadı. Hep gizlendiniz, saklandınız. Bu da üzdü sizi...- Kendi adıma konuşmak isterim, benim için gizlenecek ya da saklanacak bir durum yoktu. O yüzden çıkıp konuştum, saklamadım. Aşk, başlaması ve bitmesi gereken zamana kendi karar veriyor. Sadece şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki ben okuyup, bitirdiğim ve sonra da kapağını kapattığım bir kitabı tekrar okumayacağımı biliyorum. Herkesin içi rahat olsun. Bu ilişki bitmiştir, geri dönüşü olmaz.'Tamer Karadağlı size aşık mı' sorusuna, 'Hayat hepimize her şeyi zamanla gösterecek' diye cevap vermiştiniz. İlişkiniz kısa sürdü. Bundan ne sonuç çıkarmalıyız?- Tamer’le bizim aramızda tabii ki aşk vardı. Olmaz olur mu? Artık bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Bir ilişkinin bitişi, başlangıcı çok özel şeylerdir. Bu konuda konuşmam. Onlar bende saklı. Kimseye kırgın, kızgın değilim. Tamer benim değer verdiğim bir insandır. Selamlaşıp, konuşacağım bir arkadaşımdır.Bence haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsunuz, kırgınsınız ve kendinize kızıyorsunuz. Doğru mu?- Hayır, doğru değil. Kendimi çok iyi hissediyorum. Allah’a, mesleğime, çocuğuma da çok büyük bir aşkım ve inancım var. Böyle hisseden bir insan için hayatta haksızlık ve kullanılmak gibi durumlar geçerli değildir.Kısacık da olsa Tamer Bey’le yaşadıklarınız güzel şeyler miydi?- Tabii ki çok güzeldi. Aşk kendi başına çok değerli bir şeydir.Yeni sayfa açtımŞu an nasılsınız?- Çok iyiyim. Hayatımda yeni bir sayfa açtım. Kendimi inanılmaz derecede mutlu ve çok huzurlu hissediyorum. Her gün güneş doğuyor diye sevinerek yataktan kalkıyorum. Belki de bu, yaşadığım çok büyük travmayı atlattığım andır. Daha önce durup da kendimi sorgulayacak ve bunları düşünecek zamanım olmadı. Bir sürü sorumluluğum vardı. Belki de o an, bu andır.Bundan sonra yanınızda yer alacak adamın duruşu nasıl olmalı?- Bir anneyim ve yanımda oğluma en iyi baba figürü olabilecek adam yer almalı...Huzurlu bir aşk istiyorumTamer Karadağlı ile tekrar bir araya gelmeniz söz konusu olabilir mi?- Hayır... Dediğim gibi okuduğum, bitirdiğim bir kitabı tekrar okumam.Yeni bir aşk için düşüncelerinizi sorsam.- Eğer çok huzurlu, çelişkisiz, dürüst, bana düşman değil de dost kazandıracak, istemeden de olsa birbirimize zarar vermeyeceğimiz bir aşk olacaksa, neden olmasın? Çok istiyorum böyle bir aşkı.

O Bütün Zorluklara Rağmen Savaşan Bir Anne..


Deniz Uğur Sunat

17 Ekim 1973 Ankara doğumlu. Ünlü opera sanatçısı Mete Uğur ile güzelliği dillere destan balerin Suna Uğur'un tek çocuğu. 1932 Dünya Güzeli Keriman Halis de 'büyük halası' dır ve küçükken onu en çok etkileyen figürlerden biridir...İki buçuk yaşındayken İstanbul'a taşınırlar, çocukluğu Pendik'te geçer.İlkokulu bitirir bitirmez konservatuarda bale eğitimine başlar.Ama 18 yaşında tiyatro bölümüne hazırlanan bir dönem arkadaşını izlerken birden içinde başka bir ışık yanar."Sende müthiş yetenek var, dansçı olarak kalırsan yazık olur" diyenleri de dinleyip sınava girer.Gene 'şanslı' hisseder kendini, Kadıköy iskelesinin önündeki meydanı hıncahınç dolduran adaylar arasından sıyrılıp İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'na bir kerede girebildiği için.En çok da Yıldız Kenter'in öğrencisi olabildiği için 'şanslıdır'. "Ne biliyorsam Yıldız Kenter'e borçluyum" der.Ama tiyatro konusunda izinden gitmez hocasının.Mezun olduğu sene Tiyatro İstanbul'un "Çetin Ceviz" oyununda Nevra Serezli ve Cihan Ünal'la başrolü paylaşır, ilk ve son oyunu olur bu.Zira televizyon tiyatronun da, çok heves ettiği sinemanın da önüne geçer.Yavuz Özkan'ın "Bir Erkeğin Anatomisi" filminde oynar bir tek ve 1997 yılında 9.Ankara Film Festivali'nden "Umut Veren Kadın Oyuncu" ödülü alır.Öğrenciyken, daha 19 yaşında ilk evliliğini gazeteci Şirzat Bilallar ile yapmıştır.Anne babası flört etmesine izin vermediği için bir sevgilisi olmasının tek yolu nikâhtır zaten. Hiç de pişman olmaz, her tecrübe değerlidir onun için hayatta."Yalan Dünya" dizisinin setinde "Hayatta gördüğüm en yakışıklı adamlardan biriydi" dediği İsmail Hakkı Sunat'la tanışır, kısa sürede de evlenirler. Deniz, İsmail Hakkı Sunat’ın, Çanakkale'de talihsiz bir olay sonucu hayata veda etmesiyle uzun süre girdiği bunalımdan kurtulamaz... (2004) Yedi yıllık aşktan geriye "Kimsenin ondan alamayacağı hatıraları" ve babasına çok benzeyen Engin Deniz adında 7 yaşındaki oğlu kalır. Bir de dünyaya meydan okuyan kadın."Yağmur Zamanı" Deniz Uğur'un oyuncu olarak da 'hayata döndüğü' dizi olur.Onu "Sahte Prenses", yine Tamer Karadağlı'yla oynadığı "Hayatım Sana Feda" ve en son "Baba Oluyorum" izler.
2007 Baba Oluyorum
2007 Ertelenmiş Hayatlar
2006 Hayatım Sana Feda
2006 Sahte Prenses
2004 Zümrüt
2004 Yağmur Zamanı
2001 Benimle Evlenir Misin
2001 Bana Şans Dile
2000 Mert Ali
2000 Yalan Dünya
1999 Kurtlar Sofrası
1998 Gülerken Ağladık
1998 Güldüren Cazibe
1996 Bir Erkeğin Anatomisi
1993 Yaz Evi
1986 Tabancamın Sapı
1984 Bizimkiler / Of OF Emine
1982 Islak Güneş
1981 Mecnun
Senaristliği
2001 Benimle Evlenir Misin